( NE YAPMAYABİLECEKLERİMİZDE!... )
Eşikleri bilmekte/anımsamakta, uclarda ve "sonuçlarda" değil aralıklarda/süreçlerde (dengeli/dengede) yaşamamızda!...
süreci düşünmeden ve konuşmadan, sonuçlardan bahsedilemeyeceğini akılda tutarak, "Sonuçta ..." diyerek son sözü kendimize ait kılmadan,
süreci göz ardı etmeden ve engellemeden konuşmamızda!...
çözümlerin ve önceliğin, yaklaşımlarımızda, yöntemlerimizde,
üslûbumuzda olduğunu iyice anlamamızda ve sürekli anımsamamızda!...
Herhangi bir işimizde/eylemimizde ve sözümüzde,
hız yapmamamızda ve özen göstermemizde!...
( Trafik işaretlerine uyabileceğimiz/(")uyduğumuz(") gibi! )
Birbirimize, dikey ya da yatay ilişki düzeylerinde,
"ne yapacağımız" dayatmalarından vazgeçip
her birimizin, uyarı ya da zorunluluk noktasına getirmeden,
ne yapmayacaklarımızın bilinciyle hareket etmemizde!...
( Kişilerin keyfîliklerinde değil hepimiz için geçerli,
ortak gereksinim ve özgürlük alanlarına yönelmemizde!... )
Herhangi (yeni) bir şeyi ya da birbirimizi anlamanın,
anlatılan/gösterilen/paylaşılan şeyin ne olduğuna,
ne kadar farklı ya da yeni olursa olsun, önyargısız ve
daha önceki "bilgi/bellek kayıtlarımız"dan hareketle ya da "süzgecimiz"le değil
(en azından) anlama çabasında olmamız gereken o an ya da
belirli bir zaman/zemin sürecinde,
1. Nötr Olma | 2. (Nitelikli) Soru Sorma gerekliliğini anımsamamızda!...
[ Anlamanın sesi olan hmmm ile! ]
"0-1 / YA, YA DA" "kuralı/mantığı" üzerin(d)e(n) değil
"HEM, HEM DE; NE, NE DE" kuralı/mantığı üzerin(d)e(n),
yaşayışımız ve işleyişimiz ile sürdürdüğümüzü anımsamamızda!...
( Elimizi, pisliğe değdi diye kesmeyip yıkadıktan sonra yemek yaptığımız gibi! )[ www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/
üzerinde (yeterince) düşünmeye bile başlamadan,
olumsuzluk, inançsızlık, karamsarlıklarımızla ve
yanlış/isabetsiz sözlerimizle, karşılıksız "(ön)yargılarımızla" bitirmemizin ya da "tedbirciliğimizle" engellememizin, hiçbirimize ve hiçbir işimize,
ne bugün, ne de gelecekte yaramayacağını anlamamızda!...
tüm varolanları, ancak bazı artı ya da eksileriyle değerlendirip,
ne insanın, ne de başka bir "özellik"/"nitelik" ya da "gücün",
doğayı, çevreyi, ötekileri ve özellikle de hayvanları sömüremeyeceğini ve
hepimizin, hiçbir ayrım olmaksızın, birbirinden ayrılamaz bir bütünün parçası olduğumuzu anımsamamızda!...
Kendimizi, ayakta, dikey | durumda
O küre/yuvarlak biçimdeki bir bütün ve
tüm bütünlüklerin önemli bir parçası olarak görüp
birbirimizle, yaşamda, doğada ve
doğayla uyumlu bir akış/yuvarlanış içinde olmamızda!...
Eşitliği, adâlet ile karıştırmadan, hiçbir ayrım olmaksızın, hepimizin, ancak,
olanakların/fırsatların, tıbbın(hekimin) ve adâletin(hakimin) önünde
ve de yaşam oyununda eşit olduğumuzu anımsamamızda...
tüm ilişki ve süreçlerin merkezinde/göbeğinde olduğunu,
yaşamın, toplumun en önemli(öncelikli) ve olmazsa olmaz koşulu olduğunu anımsamamızda ve bunu sağlamamızda!...
( Adâlet, insanın (bir kişinin), Rızâ'sı üzerine kuruludur.
Rızâ'yı sağlayan şey de bilgi/haber vermektir. )
"Altta kalanın canı çıksın" boşvermişliğiyle köşeleri tutarak değil
birbirimize (yeni) alanlar, olanaklar/fırsatlar açarak yaşamamızda!...
güçsüzlerin koşullarına göre düşünme ve hareket etmemizde!...
Çözümün bir parçası değilsek, sorunun bir parçası olduğumuzu ve
karanlıktan şikâyet edeceğimize,
bir mum yakmamız gerektiğini anımsamamızda...
Bazen, bir "ilke(miz)" için tüm insanlardan vazgeçebildiğimiz gibi;
yeri/zamanı geldiğinde de, bir kişi/insan için tüm "ilkelerimizden"
vazgeçebileceğimizi anımsamamızda!...
Kişilerin/kendimizin değil kavram, olay/olgu, durum ya da ayrıntıların öncelikli olduğunu, konuların bize göre değil bizim konu/durum ve kavramlara göre düşünüp hareket etmemiz gerektiğini,
"sen / ben" sözlerinin, hedef değil hitap amaçlı kullanılması gerektiğini anımsamamızda, birbirimizle ve kendimizle/geçmişimizdekilerle didişmememizde!
( "Haklısın!", "Doğrusun!" gibi haklılık/haksızlık, doğruluk/yanlışlık gibi bir "tespitin" söz konusu olmaması, "Doğru söylüyorsun!" değil "Doğru!" sözünün yeterli olması gibi! )
( Kişilerle, düşük/yetersiz zihinler/kişiler; olaylarla, ortalama zihinler/kişiler; düzenle, ileri zihinler/kişiler uğraşır. )
Yeterli ve yetkin bilgi sahibi olmadan,
(keyfî/aşırı) yorum yapamayacağımızı anımsamamızda!...
"Oy çokluğu" ile değil
oy birliği ile karar almamızda ve uygulamamızda!...
Kötülerin içinde(ehven-i şer) nispeten daha iyi sayılan "Demokrasi"nin,
"550 kişiyle", "temsilî" olarak mecliste değil
her birimizin katılımıyla, 5, 55 ya da 550'şer kişilik buluşmalar ile
sokaklarımızda, pazarlarımızda, meydanlarımızda!
Karşı(lıklı) durarak değil
yan yanalıkta ve sırt sırta vermemizde!...
dayanışmayı, sürekli anımsamamızda!...
Ortak alanlarda, özellikle trafikte ve toplu ulaşımda,
birbirimize öncelik tanımamız/sunmamız ve saygı göstermemizde!...
Mücadelenin, aramızda değil
doğanın ve yaşamın yüklerine/açıklarına yönelik,
birlik ve dayanışma içinde olmamızda!...
( Doğal yaşamda ve kırsal/köy yaşamındaki gibi
imece yöntemini uygulamamızda!... )
"Niyet okuma"yı, geleceğe "don biçmeyi" bırakıp,
bugünü/geleceği ve yaşamı(mızı),
davranış ve tutumlarımızda inşâ etmemizde!...
( davranış ve tutumlarımızla, gözümüzde[bakışımızla],
dilimizde[sözlerimizle] ve elimizde[yaptıklarımızla] )
Karma'mızı, ne yapmayacaklarımızla temiz tuttuğumuzu anımsamamızda!...
( "My Name is Earl" dizisi de izlenebilir/izlenmelidir. )
"Yeğleme/Tercih etme" ve rica "Lütfen" dönüştürücü söz(cük)leriyle,
"dayanamadığımız" kişi/"kesim", olay/olgu, durumlar/koşullar/engeller,
"sıkıntı" ve "sorunlar/ımız" karşısında da,
varoluşsal, zihinsel denge ve sigortamızı sağlayan,
"Böyle" ve "Bu da var!" sözlerini [içsel ve sonsal] kullanarak,
farkındalıklı bir yaşam sürdürmemizde!...
Sözlerin başında ya da sonunda, bilinçsiz ve yersiz/yanlış kullanılan,
tüm düşünce ve ilişkilerimizde, doğrudan ve geri dönülemez,
olumsuz "etkileşimler" yaratmaları nedeniyle,
az kullanılması ya da kullanırken çok dikkat edilmesi gerekenlere
özen göstermemizde!...
[ "Zaten ...", "Sonuçta ...", "Aslında ...", "Sadece ...",
"Herkes/Hiç kimse ...", "Hep/Hiç ..." ]
İşleri ve sorumlulukları,
ona(şuna/buna) bırakmakta/yıkmakta değil
kendimizin üstlenmesinde!...
Her(hangi bir) işin, sadece o işe başlayana kadar ve/veya
elimizi değdirene kadar olduğunu, tüm uzun/kısa yolculukların/süreçlerin,
tek bir adımla başladığını anımsayarak,
vazgeçmeden, ertelemeden, üşenmeden,
cesaretle, düşünme/konuşma ve eyleme geçmemizde...
Devleti, dernek/vakıfları, işimizi, evimizi ve tüm ortak alanlarımızı,
daha iyi/verimli yönetebilmek üzere şeffaflaşmamızda!...
Hazırcılık, kolaycılık, tembellikten uzak durup
ekonomiyi düzeltmek ve masrafları/faturaları azaltmak üzere,
"çok tüketerek" tükenmemiz değil daha çok/verimli ve nitelikli üretmemizde!...
Üretim ve tüketim döngüsünün,
önce alıp sonra vererek, "alış-veriş" ile değil
önce verip sonra alarak, "veriş-alış" döngüsü olduğunu anımsamamızda!...
( Verebileceğimiz hiçbir şey olmadığını düşündüğümüz zaman bile her şeyin önce bir gülümseme ile başladığını anımsayarak! :) )
Zihnimizi [gözümüzü, elimizi, dilimizi]; zararlılara değil yararlılara;
kötülüklere değil iyiliklere; yanlışlara değil doğrulara;
çirkinliklere değil güzelliklere yönlendirmemizde!...
Olmadık alışkanlıklarımız ve bağımlılıklarımızın kısır döngüsünde değil
aklın ve düşüncenin,
kavramsallık, ilkesellik ve evrensellik alanlarında buluşmamızda!...
Kendimizi tanımanın ve gerçekleştirmenin altı alanında,
[ Soluk | Beslenme | Psikoloji | Fizyoloji | Eşeysellik | İletişim ]
daha etkin ve yetkin bilgi sahibi olarak kendimizi ve yaşamı yönetmemizde!...
Yaşamımızdaki, en önemliler ve/veya olmazsa olmazları anımsamamızda!...
[ Kullanılagelenler ] [ Uygulanagelenler ]
1. SAĞLIKÖZGÜRLÜK | 1. DOĞA ve DOĞALLIK
2. ZAMAN ve ENERJİ | 2. UYUM ve BÜTÜNLÜK
3. BİLGİ ve FARKINDALIK | 3. GELİŞİM ve DEĞİŞİM
__________________________________________
K O Ş U L S U Z S A Y G I ve S E V G İ
Toplumsal ve özel yaşamımızdaki tüm ilişki, iletişim ve paylaşımlarımızda,
Karıştırılmaması Gerekenler'i ve Farkında Olmamız Gerekenler'i
sürekli anımsamamızda!...
( Genel ile Özel | Birincil ile İkincil Olan | Araç ile Amaç | Süreç ile Sonuç | Kuram ile Uygulama | Korku ile Kaygı )
Felsefe'nin kavramsallık ışığında,
Bilim'in terimlerini kullanarak,
Edebiyat'ın deyimleriyle derinleştiğimiz yolculuklarımızda!...
Spor, Sanat, Felsefe ve Bilim'i teşvik etmemizde!...
silah(süngü) ile değil ancak bilişim ile sağlayacağımızı,
tüketici olan "fare/telefon" kullanıcılarını değil
üretici olan klavye kullanıcılarımızı artırmamızda!...
Karbon ayak izimizin azal(tıl)acağı,
çevrenin ve doğanın dengelerine katkıları ve artıları yüksek olan,
uygarlığın ve teknolojinin en yalın göstergesi/aracı olan bisikletin,
bireysel ve toplumsal alanlarımızda daha fazla bulunmasında!...
Anadolu coğrafyası, kültürü ve bilgeliğimizde!...
Vatanımıza/evimize(bayrağımıza) ve
dilimize(sancağımıza) sahip çıkmamızda!...
Çeşitli olay/olgu, durum ve koşullarda,
genelleyici, indirgeyici, özdeşleştirici düşünemeyeceğimiz ve
köktenci, toptancı, sonuç odaklı,
keyfî "çözüm" ve yaklaşımlarda olamayacağımızı anımsamamızda!...
( En az 3 kuşağın [çocuk/genç - baba - dede], bilgisizlik ve bilgeliğin
aynı dönem, mekân ve koşullarda birarada olduğunu;
4 mevsimin sıcak ve soğuğunda da ayrı ayrı ve
tekrar tekrar yaşamak zorunda olduğumuz gibi! )
İçimizdeki (ve dışımızdaki) tüm çocuk(luk)larımıza sarılarak ve de
onu/onları gölgede bırakmadan,
yaşamı(mızı), bir çocuğun gözü ve kalbiyle yaşamamızda...
Çırak ve kalfa olmadan, usta olunamayacağını,
ayırma bilgi ve becerisinin (çıraklık),
"birleştirmekten" (ustalık) ve her şeyden önce geldiğine,
kendimize, çevremize ve olgulara/oluşumlara zaman tanıyarak,
değişime ve gelişime, süreçlere rızâ ve sabır göstermemizde!...
hiçbir konunun, ayrıntının ve sorunun olmadığını,
doğa ve olguların yönetiminde, ancak konuşarak anlaşabileceğimizi,
ne sürekli "konuşmanın", ne de tamamen "susmamızın",
yeterli/uygun olmayacağını, doğru zaman ve zeminde,
yeterli oranda, hem konuşabilmemizin, hem de susabilmemizin gerektiğini anımsamamızda ve
tüm bunların dengesini kurabilmemizde!...
( Doğa ve sorunlar karşısında, derimizin kalın olmadığı,
pençemizin bulunmadığı, fakat elimiz, dilimiz ve aklımızla,
ancak konuşarak çözümler üretebildiğimiz gibi! )
Tüm çözümlerin,
dışarıda, uzakta, ötekinde değil
yalınlık ve yavaşlıkla,
içimizde, yakınımızda ve kendimizde olduğunu anımsamamızda!...
"Şu" ya da "bu", "şöyle" ya da "böyle" olmamızın gerekmediğini,
yaşamdan, birbirimizden ve kendimizden beklentide olduğumuz tüm kalıp ve kabuller yerine süreçte olduğumuzun ve sadece varoluşumuzun yeterli olduğunu anımsamamızda!...
Bir şey yapmadan ve söylemeden önce en az, saniyenin milyonda biri kadar,
kendimize, düşünme fırsatı vermek üzere, iki küpeyi, kulaklarımızda varsaymamızda ve sürekli aklımızda tutmamızda!...
Bir şey ki, yapmasan da olur. YAPMA!
Bir şey ki, söylemesen de olur. SÖYLEME!
Söz(cük)leri(ni) ve tutumu/nu değiştir, dünya(n) değişsin!