8 Ocak 2015 Perşembe

"Batı" / "Doğu" "kültürü" yerine ...


Ağırlıklı olarak,
"Batı kültürü"nde "düşünen", "yaşayan" kişiler, sağırdır.
"Doğu kültürü"nde 
"düşünen", "yaşayan"lar ise kördür.

Batı zihninde yaşayanlar, "sağır olduklarından" dolayı, birbirleriyle [göstererek/işaret ederek] görsel dille iletişim ve paylaşımda bulunurlar. [ Doğu'nun söylediklerini, anlattıklarını bilgeliklerini duy(a)mazlar. ] 
( Sağ yarımküre ağırlıklıdırlar. ) ( Hermetik.[Mısır] kökenlidirler. )

Doğu zihninde yaşayanlar, "kör olduklarından" dolayı, birbirleriyle [ses ile] sözel/şifai dille iletişim ve paylaşımda bulunurlar. [ Batı'nın gösterdiklerini, tekniğini, bilimini gör(e)mezler. ]Sol yarımküre ağırlıklıdırlar. ) ( Sanskrit.[Hindistan] kökenlidirler. )

İki kültürü de birbiriyle karıştırmamak ve/fakat birleştirmek gerekir.

Anadolu kültürünü özümsemiş kişiler ise hem Batı'nın, hem de Doğu'nun değerlerini/olanaklarını, 
körlük ya da sağırlık yaşamadan, biraraya getirebilmiş ve getirebilecek nadir kültürlerdendir.

KÜLTÜR: Üretim-Tüketim-Paylaşım

KÜLTÜR[< CULTURA < COLERE/CULTIVARE]: Toprağa işlemek, toprağın işlenmesi/sürülmesi. | Bakmak, yetiştirmek.



"Her şey / Hiçbir şey" DEĞİL!


"Düşünür" ve/veya konuşurken... 

"Her şey, her şeyle" dolaylı ve keyfî olarak ilişkilendirilebileceğinden,

"Hiçbir şeyi, hiçbir şeyle" doğrudan ve dayatmadan ilişkilendiremeyeceğimizin 

anımsanmasıyla, düşünenin ve konuşanın sorumluluğuyla ve özeniyle başlar (")her şey(")!

Hiçbir şeyi, sadece ve tek başına, "her şey" olarak düşünemez ve dillendiremezsin.

Çocuklara, yaşlılara ve bilgisizlere yetişemezsin!
(Her zaman ve koşulda, dayanakçasız ve takipsiz sözleriyle, saldırılarıyla) 

Senden bir adım "öndedirler!"




"Böyle ... Böyle ..." DEĞİL!


"Öyle" sözü, oradaki, zihindeki ve paylaşılmaz olan/lar için kullanılır.

"Böyle" sözü ise buradaki olarak, görünür ya da görünüyor varsayarak yanlış ve fazla bir biçimde kullanılır. Ciddi bir anlatım bozukluğudur.

Konuşma sırasında araya giren gereksiz, yerli-yersiz, "Böyle ... böyle ..." eklemelerine dikkat edilmeli, sakınılmalı/kaçınılmalıdır, yer verilmemelidir, hiç kullanılmamalıdır.

Kendi zihninizdeki süreci, "Böyle ..." sözcüğünü kullanarak zihninizdekini
"gösterebildiğiniz"den ve/veya "anlatabildiğiniz"i düşünmekten vazgeçmek, uzaklaşmak gerekir.





Ne yapabilirim?


Ne/ler Yapabilirim?
[Olağan koşullarda, yalın haliyle, her zaman için!]

Tüm olumsuz koşullara Karşın Ne/ler Yapabilirim?
[Olumsuz koşullarda ve her zaman için!] 

( Bu olanaklar(ım)la ... ) 
Daha Ne/ler Yapabilirim?
[Olumlu koşullarda ve her zaman için!]

Senin için Ne/ler Yapabilirim?

[üç koşulu da ayırabilen ve anlayabilenlerin erişebileceği noktadır!]




YAPMA!: EMİR değil KOLAYLAŞTIRMA/HIZLANDIRMA


Bilenlerin/deneyimlilerin/büyüklerin, "... Yapma!/Etme!" sözleri/öğütleri,

bir yasak/engel/kısıtlama değil yapılmayacakların kolay ve daha az olmasından dolayı,

deneyimlerinden yararlanılmasını istedikleri içindir.

Hemen, buyruk/emir olarak algılanıp tepki göstermemekte yarar vardır!




NE YAPACAĞINI BİLMEK ve/değil/< NE YAPMAYACAĞINI! BİLMEK!!!


Ne yapman gerektiğinden çok, önce ne yapmaman gerekiğini bil, yeter. Çoğu zaman ne yapman gerektiğini bilemeyebilirsin, fakat ne yapmaman gerektiğini her zaman çok iyi bilebilirsin.


İsabet ve kesinlik tutturulamayabilir. VE/DEĞİL/< İsabet ve kesinlik üzerinedir, kolaylıkla sağlanabilir, tamamen uzlaşımsal ortak bir hareket noktası sunabilir.

------------------------


Kendini gerçekleştirmiş, saygın ve önemli birine sormuşlar:
Nasıl bu noktaya geldiniz?

Yakınlarında bulunan bir kişiyi göstererek,
Herşeyi ondan öğrendiğini söylemiş.


Çevresindekiler, hayret içinde ve inanamayarak demişler ki:

- Nasıl olur? O işaret ettiğiniz kişi, her türlü, düzenbazlığı, yalanı, rezilliği yapan biridir.

Yanıt: Heh işte! O ne yaptıysa, ben yapmadım!


------------------------

Yaşamda bilinmesi gereken en öz, temel/özet bilgi!

Sürekli takılı kalması gereken iki küpe!... 


[ Her yapacağın işi ya da söyleyeceğin sözü, s
aniyenin milyonda biri kadar bir süre düşünerek, farkındalıkla yaparak/söyleyerek!... ]


Bir şey ki, yapmasan da olur, YAPMA!

Bir şey ki, söylemesen de olur, SÖYLEME!





BÜTÜN değil/yerine TÜM


Bütün, ("Parçaların biraradalığı", "Bütünlük", "Entegrasyon/Integration/Integrity") anlamını taşıyan bir sözcüktür.
Tüm ise, (İngilizce "Whole/All") ile karşılık bulur. Parça parça olsa da, çeşitli oranlarda eksiklikler de olsa istisnasız ve ayırımsız, tamamıyla/tümüyle kapsamadır.

Bütünden, bütünlükten bahsediyorsak parçalar ve çoğul eki olan -lar var ise "bütün ...lar" kullanılmaz! 

"Bütün elmalar, bütün insanlar, bütün arabalar, bütün kitaplar", olmaz! Parçalarının ayrı ayrı kullanılma durumu olmayanlar için gereksiz/yersiz/fazladan bir sözcüktür "bütün".


( Bir saksıdaki çiçeğin tüm yaprakları söz konusuysa, "bütün yapraklar" denildiğinde, --her sözcüğün, kendi anlamını taşıdığı bilgisiyle--, ucu sararmış/kırılmış, bir parçası kopmuş yapraklar konu dışı bırakılmış olur, ki aslında biz, tamamı, hepsi demek istiyoruzdur. )

"Bütünden Gelim/Bütüne Varım" olmadığı, "Tümevarım / tümdengelim" şeklinde olduğu gibi!